Son zamanlarda bu kadar adı dillerden düşmezken şu “Metaverse”ü biraz düşündüm de filmlerde izlediğimiz çoğu şeyi birebir yaşayacağımızı anladım. Nasıl mı? Önce Metaverse kavramını duyana kadar internette neler oldu onlardan bahsedelim.
Bu kavram ortaya çıkana kadar internet evrim geçirdi diyebiliriz. 10 senede bir “WEB”’in güncellendiğini, güçlendiğini, karmaşıklaştığını söyleyebiliriz. 2020–2030 yılları arasındaki 10 sene ise Web 4.0 olarak bilinecek. Metaverse ise bu 10 yıllık sürecin ilk reklamı olarak adlandırılabilir. Web 4.0 a direkt olarak dalmak yerine bu evrimin geçmişine bir bakalım.
Web 1.0 (1990–2000)
İnternetin ilkel çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde kullanıcılar web üzerinde ekleme, çıkarma, düzenleme gibi işlemleri yapamıyor gözlemlemekle kalıyordu. Çoğu web sitesi salt okunur olarak sunulmuştu. Html tabanlı sitelerin yaygın olarak kullanıldığı bir dönemdi. Özet olarak bir kütüphanedeki kitaplara erişip onları okuduğumuz ancak düzenleme, yorum yapma gibi etkinlikleri yapamadığımız bir dönemdi.
Web 2.0 (2000–2010)
Bu dönemde kullanıcılar da etkileşime dahil olup bilgiye ulaşmanın yanı sıra bilgiyi düzenleme, paylaşabilme, bilgi ekleme gibi faaliyetlerde bulunabildiler. Sosyal web kavramı bu dönemde oluştu, kullanıcılar birbiriyle etkileşime geçebildi. Sosyalleşme ihtiyaçları Web’de yönetici ve kullanıcı panellerinin oluşumunu tetikledi. Bu dönemde ASP.NET, PHP gibi programlama dilleri ve RSS, API, AJAX, XML gibi teknolojiler, blog, podcast, sosyal ağ, Wiki, ePortföy gibi araçlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Web 3.0 (2010–2020)
Web’e aktarılan içeriklerin “yapay zeka”, “makine öğrenmesi” gibi yazılımsal çözüm teknolojileriyle anlamlandırılmaya başlandığı dönem Web 3.0 dönemi. Bu dönemde sosyal medyanın ne kadar büyüdüğüne, reklam ve pazarlamada yeni bir çağa ulaştığımıza, bir tıkla alışveriş yaptığımız sistemlere birçoğumuz aşinayız. Bu dönem Web’in gelişiminin ne kadar hızlandığını bizlere gösteriyor aslında. Daha gelişmiş algoritmalar, daha güvenli ve geniş veritabanları, her geçen gün bizleri şaşırtan yapayzeka, artırılmış ve yapay gerçeklik sistemleri, görüntü işleme teknolojileri gün geçtikçe bizleri Web 4.0 a hazırladı diyebiliriz.
Web 4.0 (2020–2030)
Dünyadaki veri miktarı her geçen yıl artarak devasalaşıyor. 2020 senesinde dünyadaki veri miktarının 44 zettabyte olduğu varsayılıyordu. 1000 Gigabayt(Gb) veri 1 Terabyte(Tb)’a, 1.000 Terabyte veri, 1 Petabyte(Pb)’a, 1.000 Petabyte 1 Exabyte(Eb)’a 1.000 Exabyte da 1 Zettabyte(Zb) veriye denk geliyor. Yani dünyada yaklaşık 44.000.000.000.000 Gb veri var. Web 4.0’da bulut sistemleri her zamankinden daha çok duymaya başlayacağız. Sabit disklere ihtiyacımız giderek azalacak sadece kişisel verilerimiz değil, işletim sistemlerimiz bile bulut depolama sistemlerinde yer alacak. Bir sorunla karşılaştığımızda ise gelişmiş yapay zekalarla karşı karşıya olacağız.
“Metaverse bunun neresinde?” derseniz, her yeni çıkan telefonu alan, alışveriş çılgını haline gelen toplumlar tabi ki sanal ve artırılmış gerçeklik sistemlerini de satın almaya başlayacaklar. Burada büyük bir pazar oluşturulacak ve insanlar bir süre sonra bu sistemlere ihtiyaç gözüyle bakacaklar. Çünkü gelecek, insanlığı buna mahkum ediyor.
Klasik bir tabirle özetlersek, “gerçek ve sanalın bir arada buluştuğu ortam” olarak adlandırabiliriz. Realist bir yaklaşımla özetlersek “gerçek mi sanal mı birbirine karışan ortam” da diyebiliriz. Neden böyle düşündüğümü birazdan açıklayacağım.
3 Ocak 2009 yani Web 2.0 döneminde tanıştığımız Bitcoin ile kripto para kavramı da hayatımıza girmiş oldu. Kimisi kripto paraların kullanışlı olduğunu düşünse de halen kuşkuları olan kişiler hatta devletler var. Benim öngörüm, biz istesek de istemesek de kripto para ile alışveriş yakında. Bunu düşünmemin sebebi Metaverse gibi sanal bir evrende alışveriş yapmanın en kolay yolu kripto paralar olarak görünüyor. Şimdi birkaç senaryo düşünelim. Bu evrenin bize yarar mı zarar mı sağlayacağını ya da hiçbir etkisi olup olmayacağına da siz karar verin.
Çalışma Hayatı Metaverse’de
Bir sabah uyandınız. Elinizi yüzünüzü yıkayıp kahvaltınızı yaptınız, kahvenizi içtiniz ve mesai saatiniz başladı. Artırılmış gerçeklik gözlüklerinizi takıp koltuğunuza oturdunuz. Ofisinizdesiniz, karşınızda masanız, üzerinde bilgisayarınız, defterleriniz, kalemleriniz, yan odalarda çalışma arkadaşlarınız… Ama hiç biri gerçek değil. Hepsi sanal ortamda oluşturulmuş karakterler. Saatlerce çalışıp öğlen paydosunda gözlüklerinizi çıkarıyorsunuz. Yemek yapmak için yeterli vakit yok (tabi önceden hazırlamadıysanız). Artık eskiyen bir teknoloji olan akıllı telefonunuzdan sipariş veriyorsunuz -ki Yemeksepeti otonom sipariş teslimini test etmeye başladı-. Yemeğinizi yiyip tekrar gözlüklerinizi takıyorsunuz. Mesai bitene kadar size verilen görevleri yerine getiriyorsunuz. Toplantılarınız, sosyalleşmeleriniz, telefon görüşmeleriniz ve dahası sanal ortamda. Mesainiz bitiyor, hiç çıkarmadığınız pijamalarınızla bir sipariş daha verip yemek yiyor ve tekrar gözlüklerinizi takıyorsunuz. Arkadaşlarınızla buluşup sanal ortamda oyunlar oynayıp sohbet ediyor, sosyalleşiyorsunuz. Gün sonunda uykunuz gelince gözlüklerinizi çıkarıp yatıyorsunuz.
Ne kadar güzel değil mi? Hiç trafikte sıkışmadınız, sokakta size sataşan kimse olmadı. Karşılaşmak istemediğiniz insanlarla karşılaşmadınız, egzoz dumanına maruz kalmadınız, etrafınızdan hastalık kapma riskiniz azaldı.
O kadar güzel mi peki? Gerçeklikten uzaklaştınız. Gökyüzünü, ağaçları, kuşları, insanları sanal evrenlerde de görebilirsiniz. Peki hissedebilir misiniz? Evinizden işinize giderken fırından yeni çıkan simit kokusunu almadınız. Güneşin teninizi ısıttığını ya da yağmurun saçlarınızı ıslattığınızı hissetmediniz.
Günde 2 öğün hazır yemek, hiç hareket etmeyen bir bünye ile ayda ortalama 2 kilo aldığınızı düşünürsek 12 ay sonunda 24 kilo almış, metabolizması yavaşlamış, hareket etmediği için vücut ağrıları artmış, oksijen üretimi azalmış, çeşitli rahatsızlıkları gün yüzüne çıkmış, beyin aktivitelerinizi eskisi kadar kullanmadığınız için nörogelişimsel rahatsızlıklara sahip, sağlıksız, obez, bir birey haline geldiniz.
Metaverse’de Online Eğitim
Sabahın 9’undaki derse yetişmek için 6 da uyanıp duş alıp, kahvaltı yapıp, toplu taşıma beklediğiniz, sıkış tıkış okulunuza gittiğiniz, aynı macerayı eve dönerken yaşadığınız ve sizi ders dışında yoran bütün etkenlerden kurtulduğunuz yeni bir dönemdesiniz. Sabah derse az bir süre kala uyandınız gözlüklerinizi taktığınız anda sınıftasınız. Arkadaşlarınız ve hocalarınız da orda. Derse başladınız. Not almanıza gerek yok. Zaten her şey bulut sistemlerde depolanıyor. Sonradan erişim sağlayabilirsiniz. Sadece dinliyorsunuz ve saat bitince gözlüklerinizi çıkarıp günlük yaşantınıza devam ediyorsunuz (tabi ki yine sanal ortamda).
Trafik derdi yok, sabah artık daha geç kalkıyorsunuz, not tutmak gibi yorucu şeyler artık gereksiz. Sınava giderken kâğıt kalem taşıma derdi yok. Hepsi sanal ortamda. Sınavlarda kopya çekmek belki de daha kolay. Hatta fiziki ortamda imkânsızlıklardan dolayı yapılamayan deneyler, ayrıntılı 3 boyutlu anlatımlar birçok alanda inanılmaz faydalı olabilir.
Diğer yandan çocukluktan ergenliğe, ergenlikten erişkinliğe kadar olan öğrenim hayatında hareketsiz bir nesil yetiştirmek ne kadar sağlıklı? Kemik, kıkırdak, göz, beyin gelişimlerinde, iletişim kurmada, duygusal davranışlarda ne kadar sağlıklı bireyler yetiştirebileceğiz? Çocuklar okulun avlusunda top oynamak yerine, Metaverse üzerinden sanal bir topa mı vuracaklar? Liseler arası müsabakalar? Onlar da mı sanal ortamda?
Metaverse ve İlişkiler
Akşam saat 20.00’de sanal ortamda tanıştığınız bir kadın/erkek ile randevunuz var. İstediğiniz kıyafeti giyebilir, istediğiniz saç stilin oluşturabilir, lüks bir araba ile lüks bir mekânda buluşma sağlayabilirsiniz. Dilediğiniz yemeği/içeceği söyleyebilirsiniz.
Karşınızdaki insanı (ya da 3 boyutlu objeyi) ne kadar tanıyabilir, onun hakkında ne kadar fikir sahibi olabilir ya da ona karşı neler hissedebilirsiniz? Duyu organlarınızın birçoğunu kullanmadan bunları yapmak pek mümkün değil gibi. Hadi bir şekilde yoğun duygular hissettiniz diyelim. Biriniz İngiltere’de biriniz Amerika’da. Nasıl bir araya geleceksiniz? Cinsellik? O da mı sanal yolla? Öyleyse yeni nesilleri yalnızca sanal ortamda mı göreceğiz?
Bu örnekler daha da artırılabilir. Ben aklıma gelenler kadarını toparladım. Genele baktığımızda Metaverse’ü yermiş gibi görünsem de teknolojiyi destekleyen biriyim. Sadece bazı kuşkularım var. Mesela ilk başlarda siber saldırıların olması, bilgi güvenliğinin azalması gibi tehditler beni ürkütmüyor değil. Üstelik “Google bizi dinliyormuş, WhatsApp bizi izliyormuş” gibi cümleleri pek duyduğumuz bu günlerde bütün bilgilerimizin bulutlarda depolanması da kafada bir sürü soru işareti belirtiyor. Diğer yandan “Bilgisayarıma su döküldü hafızadaki resimlerim silinir mi?” dertleri de son buluyor.
Tahminim o ki; gelecekte bizleri sanal ortamlarda mesleklerini icra eden, eğitim gören, sosyalleşen bir dünya bekliyor. Ödemelerin ve kazançların kripto paralarla yapıldığı tamamen dijital bir dünya.
Web 4.0 ile bu kadar çağ atlayabiliyorsak 8 sene sonra Web 5.0’da herhalde akıllı lensler ile televizyon izler, oyun oynar, görüşmeler yapar, işlerimizi hallederiz. Teknolojinin bu kadar hızlı ilerlemesi beni şaşırttığı kadar korkutuyor da.
Elveda uğraş verici, eskimiş dünya.
Merhaba sağlıksız nesillerin yetiştiği, insanların kontrol edildiği, filmlerde gördüğümüzde bizi şaşırtan fakat şu an başımıza gelen teknolojilerin yer aldığı yeni Dünya.
Merhaba Metaverse!
Comments